Almanya Başbakanı Friedrich Merz, ABD Başkanı Donald Trump'ın gümrük vergisi tehditlerine karşı Avrupa Birliği'nin (AB) birlik olup misilleme yapabileceğini söyledi. Bu açıklama, iki ülke arasındaki gerilimi tırmandırırken, uluslararası ticaretin geleceği hakkında da soru işaretleri yarattı.

Almanya'dan Sert Tepki: "Yalvaran Değiliz!"

Friedrich Merz, Batı Alman Radyo Televizyon Kurumunun (WDR) düzenlediği Avrupa Forumu etkinliğinde yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın gümrük vergisi tehditlerine sert bir dille yanıt verdi. "Biz yalvaran değiliz. Kendimizi olduğumuzdan daha küçük göstermeyelim." diyerek Avrupa'nın gücüne vurgu yaptı. Merz, AB'nin 500 milyon tüketicisiyle birçok ABD şirketi için ABD'den sonra en büyük ikinci pazar olduğuna dikkat çekerek, AB'nin kendi çıkarlarını koruması gerektiğini belirtti.

Merz, şu anda Amerikan teknoloji şirketlerine vergi açısından büyük bir tasarruf sağladıklarını ancak bu durumun değişebileceğini ifade etti. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in yaklaşımını desteklediğini belirten Merz, Almanya'nın yan anlaşmalara girmeyeceğini ancak ticaret konularını AB'nin ele almasına izin vereceği yönündeki duruşunu yineledi.

Misilleme Seçeneği Masada mı?

Friedrich Merz, "Dikkatsizce ve telaşla tepki vermemeliyiz. Bizim görüşümüze göre gümrük tarifeleri bize zarar verir. Ancak başka bir şey yapamazsak bu aracı (ABD'li teknoloji şirketlerine misilleme) kullanmamız gerekir.” ifadelerini kullandı. Bu sözler, Almanya'nın gerekirse misilleme yapmaktan çekinmeyeceğinin sinyallerini veriyor. Trump'ın açıklamalarını "raf ömürlerinin uzun olmayacağını bilse de" çok ciddiye aldığını aktaran Merz, ek gümrük vergilerinin kimsenin yararına olmadığını sözlerine ekledi.

Almanya'nın bu sert tutumu, ABD ile AB arasındaki ticaret ilişkilerini daha da karmaşık hale getirebilir. Özellikle teknoloji şirketleri üzerindeki potansiyel etkileri yakından takip ediliyor. Bu durum, küresel ekonomide belirsizlikleri artırırken, uluslararası arenada yeni ittifakların oluşmasına da zemin hazırlayabilir.

Bu gelişmelerin ışığında, Avrupa Birliği'nin nasıl bir strateji izleyeceği ve ABD'nin bu uyarılara nasıl yanıt vereceği merakla bekleniyor. Dünya ekonomisi için önemli sonuçlar doğurabilecek bu sürecin yakından takip edilmesi gerekiyor.