
Enflasyon Canavarı: Kira ve Eğitimde Çözüm Ne?
Türkiye'de enflasyon sorunu giderek derinleşirken, özellikle kira ve eğitim harcamalarındaki artışlar vatandaşın belini büküyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan eylül enflasyonu, aylık bazda %3.23'lük bir artış gösterdi. Yıllık enflasyon %33.3'e gerilemiş olsa da, yüksek faiz politikalarına rağmen enflasyonun kontrol altına alınamaması dikkat çekiyor. Peki, bu durumun arkasındaki nedenler neler ve çözüm için neler yapılabilir?
Enflasyonda Kilit Nokta: Kira ve Eğitim
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki sunumunda, dezenflasyon sürecinin yavaşlamasında gıda ve hizmet sektörlerinin öne çıktığı belirtildi. Hizmet sektöründeki en büyük etkenlerden biri ise kira ve eğitim ücretlerindeki sürekli artış. Okulların açıldığı eylül ayında eğitim harcamalarındaki yıllık artış %66.1'i bulurken, kiradaki yıllık artış oranı %69.1 olarak gerçekleşti. Bu oranlar, TÜFE'nin iki katı ve uygulanan sıkı para politikalarının bu alanlardaki fiyat artışını engelleyemediğini gösteriyor.
Peki, çözüm nerede? Sıkı para politikaları tek başına yeterli değil mi? Uzmanlar, enflasyonun yapısal nedenlerine yönelik tedbirler alınmadan, sadece yüksek faizle halkın satın alma gücünü eritmenin ve reel sektörün üretim kabiliyetini zayıflatmanın sorunu çözmeyeceğini belirtiyor.
Sosyal Konut Projesi Umut Olabilir mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 24 Ekim'de detaylarını açıklayacağı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un önderliğinde TOKİ'nin başlatacağı sosyal kiralık konut modeli, bu noktada önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Hükümetin 500 bin yeni sosyal konut inşa etme planı kapsamında, bir kısım konutun devlet eliyle yapılıp kiraya verilmesi hedefleniyor. Bu konutların piyasadaki rayiç bedellerin altında kiraya verilmesi ve önceliğin kira artışının en yüksek olduğu İstanbul'a verilmesi planlanıyor.
Bu model, dünyada birçok ülkede uygulanıyor. Örneğin, Hollanda'da Amsterdam Belediyesi, bölgedeki kiralık konutların neredeyse %60'ına sahip ve kiralık konut fiyatları kamu eliyle belirleniyor. İtalya'da ise sosyal konutların kiraları ihtiyaç sahiplerinin gelir düzeylerine uyumlu olarak sübvanse ediliyor.
- Hollanda Modeli: Belediyeler kiralık konutların büyük bir kısmına sahip.
- İtalya Modeli: Kiralar, ihtiyaç sahiplerinin gelir düzeyine göre belirleniyor.
Özel Sektörün Rolü ve Teşvikler
Ancak, sadece kamunun kiralık konut işinde olması yeterli değil. Özel sektörün de kiralanmak amacıyla konut inşa etmesi, arzın artmasına katkı sağlayarak piyasada fiyat dengelenmesini hızlandırabilir. Bunun için Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın birtakım teşvik mekanizmalarını devreye alması gerekiyor. Örneğin, özel sektör firmalarını kiralık konut üretimine yönlendirmek için harçlarda, gelir ve kurumlar vergisinde bazı muafiyetler getirilebilir. Ya da gayrimenkul yatırım fonları (GYF) kiralanabilir konuta yönelebilir.
Ayrıca, kâr amacı gütmeyen kurumlar ya da kurumsal yatırımcılar kiraların yüksek olduğu yerlerde 'hisseli kiracılık' uygulamasını başlatabilir. Londra'da ilk defa konut sahibi olacaklar "shared ownership" adı verilen programlara dahil olup ilk konutlarının en az %25'ini satın alabiliyor. Geri kalan hisse için kira ödüyor, sonra evin geri kalan hissesini satın alabiliyor.
Enflasyonla mücadelede kalıcı çözümler için sadece faiz politikalarına değil, yapısal reformlara ve alternatif modellere de ihtiyaç var. Sosyal kiralık konut projesi önemli bir adım olsa da, özel sektörün teşvik edilmesi ve farklı finansman modellerinin devreye alınmasıyla kira enflasyonu kökten ortadan kaldırılabilir.












