Sırrı Süreyya Önder'in yıllar önce sarf ettiği "Ben bu Cumhuriyet’in ne hayrını görmüşüm?" sözleri, vefatının ardından yeniden alevlenen bir tartışmaya dönüştü. Sosyal medyada başlayan bu tartışma, kısa sürede televizyon ekranlarına taşınırken, gazeteci Fatih Altaylı'nın yorumları dikkat çekti.
Sırrı Süreyya Önder'in Sözleri Neydi?
Sırrı Süreyya Önder, Cumhuriyet'in 89. yıl dönümü kutlamaları sırasında Habertürk'te katıldığı bir programda şu ifadeleri kullanmıştı:
"Bu Cumhuriyetin neyinden hayrını görmüşüm? Cumhuriyet perver olmak bir erdem değil, bence bir tembelliktir. Biz bundan hiçbir hayır bereket görmemişiz ki, neyini buna borçlu olacakmışız? Ben hiçbir şeyimi buna borçlu değilim. Ben ne zaman konuşmuşsam bedel ödemişim. Bu ülkede ben ve benim gibi düşünenler ne zaman konuşmuşlarsa bedel ödemişler. Ne iş yapmışlarsa bedel ödemişler, sürgünler, hapisler, ölümler. Ee ben bu Cumhuriyetin ne hayrını görmüşüm? Ben bunu niye iman haline getireyim. Tapınılacak neresi var benim açımdan. Konya’daki yoksul köylüye ne faydası olmuş? Zonguldak’taki işçiye ne faydası olmuş? Diyarbakır’daki Kürt’e ne faydası olmuş? Biz kavramını daraltmış daraltmış teke indirgemiş. Tek millet, tek mezhep, tek cinsiyet. Al sana Cumhuriyet’in tarifi. Erkek olacaksın, sünni olacaksın ve şey olacaksın öbürü neydi unuttum, Türk olacaksın. Bunun neyine iman edeceksin? Ortada insan zekasını aşağılayan bir tartışma yürüyor."
Fatih Altaylı'dan Yanıt Gecikmedi
Gazeteci Fatih Altaylı, Sırrı Süreyya Önder'in sözleri üzerine yaptığı değerlendirmede, "Herkesi kendi şartları içerisinde değerlendirmek lazım" diyerek konuya farklı bir boyut getirdi. Altaylı, Önder'in hayat hikayesine vurgu yaparak şunları söyledi:
"Ne hayrını gördük’ lafına gelince Sırrı’nın hayat hikayesini bilenler açısından Sırrı’nın söylediğinde bir acayiplik yok. Sırrı 9 yaşında babasını kaybetmiş, 10-11 yaşlarında bir fotoğrafçının yanında çıraklığa başlamış. Oradan para kazanamayınca Sıtma Savaş derneği gibi bir şey vardı eskiden orada geçici işçiliğe başlamış. Ve orada çalışırken, geçici işçiyken siyasi nedenle işten çıkarılmış. Ailesi solcu, babası solcu diye Sırma Savaş’taki işinden çıkarılmış. Arkasından Maraş katliamına tanık olmuş, 17-18 yaşlarında. Onunla ilgili bir yürüyüşe katıldığı için tutuklanmış. İçeriden çıkmış bütün o şartlarına rağmen üniversite sınavını kazanmış, bütün fakirliğine fukaralığına rağmen. Ayakkabı boyacılığı dahil her şeyi yapmış bir adam. Ankara Siyasal’a gitmiş, orada 12 Eylül olmuş, 12 Eylül’de 7 yıl hapis yatmış, sadece fikir suçlusu olarak… Şimdi bu adam ne hayrını gördük dediği zaman haksız mı? Hep çilesini çekmiş. Bunu ben desem, ‘Cumhuriyet’in ne hayrını gördük’ desem nankörlük etmiş olurum. Ama onun yaptığı nankörlük değil o hakikaten görmemiş. O hakikaten eziyete uğramış. Benim dönüp Sırrı’ya neden böyle diyorsun deme hakkına sahip değilim çünkü onun yaşadıklarını ben yaşamadım."
Bu açıklamalar, Türkiye'deki farklı kesimlerin Cumhuriyet algısı ve yaşadığı deneyimler üzerine önemli bir tartışma zemini oluşturdu. Sırrı Süreyya Önder'in hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar ve siyasi baskılar, sözlerinin ardındaki derin anlamı gözler önüne seriyor. Fatih Altaylı'nın objektif yaklaşımı ise, konunun daha geniş bir perspektifle değerlendirilmesine olanak tanıyor.