Gazi Mahallesi'nde Uyuşturucu Tuzağı: İshak ve İbrahim'in Dramı!
Gündem

Gazi Mahallesi'nde Uyuşturucu Tuzağı: İshak ve İbrahim'in Dramı!


03 December 20255 dk okuma1 görüntülenmeSon güncelleme: 03 December 2025

İstanbul'un Gazi Mahallesi gibi yoksul semtlerinde uyuşturucu kullanımının artması, gençlerin hayatlarını derinden etkiliyor. İshak ve İbrahim'in hikayesi, bu çöküşün sadece bir örneği. Devletin göz yumduğu bu durum, yoksul mahallelerdeki dayanışma ağlarının zayıflamasına ve çetelerin güçlenmesine neden oluyor.

Uyuşturucu ve Çeteleşmenin Yükselişi

Bir zamanlar "devrimci ablalar ve abiler"in rol model olduğu yoksul mahallelerde, örgütlü yapıların hedef alınmasıyla uyuşturucu, neredeyse gündelik bir dolaşım çıktısı haline geldi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, bu duruma dikkat çekerek, İstanbul'un yoksul mahallelerinde artan uyuşturucu ve çete faaliyetlerine ilişkin kapsamlı bir araştırma yapılmasını talep etti. Çiçek, bu durumun özel savaş politikalarının bir parçası olduğunu ve gençlerin iradelerini kırmak, öz değer ve kimliklerinden utanır kılınarak devrimci-yurtsever potansiyellerini yok etmek üzerine kurulu bir yapı oluşturulmak istendiğini belirtti.

İshak ve İbrahim'in Hikayesi

Adliye terasında tanıştığım İshak ve İbrahim isimli kardeşler, bu acı gerçeğin somut örnekleri. 17 yaşındaki İshak, uyuşturucu madde kullanmak suçlamasıyla yakalanmış. Kardeşi İbrahim ise "adam yaralamadan" bir buçuk yıl ceza almış. Sohbet sırasında, daha önce adını hiç duymadığım uyuşturucu maddelerden bahsediyorlar. "Devrimciler yok mu mahallede?" diye sorduğumda İshak, "Yok abla, zaten olsalar kafamızı gözümüzü kırarlar; ama yine de bize sahip çıkarlar" cevabını veriyor.

Çözüm Ne? Dayanışma ve Örgütlenme

Dünyadaki örnekler, yoksul mahallelerde çeteleri ve uyuşturucu ağlarını gerileten şeyin polis şiddeti ya da cezaevleri olmadığını gösteriyor. Asıl çözüm, dayanışma ağları, topluluk temelli örgütlenme, gençlere alternatif yaratan siyasal ve kültürel alanlar yaratmak. Portekiz gibi ülkelerde uygulanan harm-reduction (zarar azaltma) ve topluluk merkezli müdahalelerle gençlerin suç döngüsünden çıkması sağlanabiliyor. Türkiye'de ise ne kapsamlı bir uyuşturucuyla mücadele politikası var, ne de gençleri destekleyecek sosyal programlar.

İbrahim ve İshak gibi çocukların hikâyeleri bireysel değil; sistematik bir çöküşün, devletin pozitif yükümlülüklerini terk etmesinin ve toplumun en yoksul kesimlerinin kaderine bırakılmasının hikâyesi. Bu döngüyü kırmak ancak gençlerin hayatına umut aşılamak, güvenli ve örgütlü dayanışma alanları açmakla mümkün. Uzun bir dönemin devrimci, şimdi ise belli ki daha çok yoksul mahallelerin tersine yazgısı da yine dayanışmanın gücüne ve örgütlü halk hareketlerinin varlığına bağlı.