
İHD Kongresi: Vefa, Kararlılık ve Hak Mücadelesi!
İnsan Hakları Derneği (İHD) 22. Olağan Kongresi, "İnsan haklarıyla, İHD mücadelesi ile vardır" sloganıyla gerçekleştirildi. Kongrede, derneğin temel prensipleri olan insan haklarıyla var olmak ve haklar için kesintisiz mücadele vurgulandı. Toplumsal çeşitliliğin yansıması olan kongreye, farklı şubelerden delegeler, insan hakları örgütleri, sendikalar ve siyasi partiler katıldı.
Vefa ve Anma
Kongrede yapılan konuşmalarda, insan hakları hareketinin en temel niteliklerinden birinin vefa olduğu vurgulandı. 17 Aralık 2024'te kaybedilen kurucu ve eski genel başkan Hüsnü Öndül anıldı. Delegeler, Öndül'ün zorlu dönemlerdeki mücadelesini ve İHD'ye katkılarını aktardı. Öndül'ün insan hakları eğitiminin önemine dikkat çektiği ve bu alanda büyük katkılar sunduğu belirtildi. Ayrıca, 5 Temmuz 1991'de işkenceyle öldürülen İHD Diyarbakır şube başkanı Vedat Aydın da anıldı. Aydın'ın, Kürtçe üzerindeki baskılara rağmen 1990'daki kongrede Kürtçe konuşarak öncü bir rol oynadığı hatırlatıldı. Yitirilen yakınlarının akıbetini öğrenmek için mücadele ederken yaşamını yitirenler de anıldı.
Kararlılık ve Mücadele
Kongreye hakim olan bir diğer duygu ise mücadele kararlılığıydı. Önceki genel başkanlar Eren Keskin ve Hüseyin Küçükbalaban ile yeni seçilen eş genel başkanlar Cihan Aydın ve Oya Ersoy, insan haklarını korumanın ve geliştirmenin ancak mücadele ile mümkün olduğunu vurguladı. Delegeler, İHD'nin sokakta kurulan ve ağır bedeller ödeyen direngen mücadelesinin bu dönemde de sürdürülmesi gerektiğini belirtti. Kongrede, toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşamın birçok boyutuyla ilgili konuşmalar yapıldı ve insan hakları mücadelesinin önümüzdeki dönemde eğilmesi gereken alanlara ilişkin görüşler paylaşıldı.
Barış ve Çözüm
Kürt meselesinin barışçıl bir şekilde çözülmesi ihtiyacı, kongrede en sık konuşulan konuların başında geldi. Kalıcı bir barışın, insan hakları mücadelesinin olmazsa olmazı olduğu vurgulandı. Kürt meselesiyle ilgili devam eden sürecin kalıcı olabilmesi için İHD olarak yapılması gerekenler aktarıldı. Abdullah Öcalan'ın çağrısı sonrası PKK'nin kendisini feshetmesi ve silahları bırakması gibi adımların ardından devletin de barışı ve insan haklarını güvenceye alacak adımlar atması gerektiği belirtildi. Bu konuda yasal düzenlemelerin yapılması ve hasta mahpusların serbest bırakılması gibi adımların, barışın kalıcılaşmasına katkı sağlayacağı ifade edildi.
İHD'nin bir okul olduğu ve her an öğrenildiği vurgulandı. Hak ihlallerinin yaşandığı alanların genişliği, mücadelenin zorlukları ve riskleri öğrenilirken, gücün vazgeçmemekten geldiği de öğreniliyor. Hazırlanan raporların ve araştırmaların, sokaktaki eylemleri besleyeceği belirtildi. Sosyal medyanın etkili kullanımının da mücadeleye katkı sağlayacağı ifade edildi. Sokak mücadelesi, raporlama ve görünürlük döngüsünün, İHD mücadelesinin önümüzdeki dönemde de birbirini tamamlayan yöntemlerle yürütülmesi gerektiği vurgulandı.
Kongre, insan hakları mücadelesinin zorlu bir süreç olduğunu ve dünya genelinde artan sağcı iktidarların bu mücadeleyi zorlaştırdığını ortaya koydu. Uluslararası insan hakları mekanizmalarının da hak ihlalleri karşısında etkili mücadele etmekten uzak olduğu belirtildi. Bu nedenle, insan hakları örgütlerinin daha kararlı ve koordineli bir şekilde mücadele etmesi gerektiği vurgulandı. İHD'nin parçası olmanın bir onur olduğu ve insan hakları örgütlerine ihtiyaç duyulmayan bir toplumsal düzen kurulana kadar mücadelenin devam edeceği ifade edildi.










