Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın, PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik kullandığı ırkçı ifadeler, Ermeni toplumunun sert tepkisine yol açtı. Luys Media tarafından yapılan açıklamada, "Ermeni" kimliğinin hakaret amacıyla kullanılması şiddetle kınandı.
Ermeni Toplumundan Kınama
Luys Media'nın açıklaması, Özcan'ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşıma yönelikti. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Biz, bu ülkenin kadim halklarından biri olan Ermeniler olarak, Bolu Belediye Başkanı Sayın Tanju Özcan’ın yaptığı ırkçı ve nefret dolu paylaşımı derin bir üzüntü ve öfkeyle karşılıyoruz. 'Ermeni' kelimesi bir hakaret unsuru gibi kullanılamaz. Bu söylemler ne siyasetle ne de fikir özgürlüğüyle açıklanamaz. Bu düpedüz ırkçılıktır, nefret suçudur ve insanlık onuruna yapılmış açık bir saldırıdır."
Açıklamada ayrıca, Ermenilerin yüzyıllardır bu topraklarda yaşadığı, sevinçleri, acıları ve umutlarının Türkiye'deki her insanla ortak olduğu vurgulandı. Emeğimiz ve alın terimizle bu ülkenin bir parçasıyız. Bugün; geçmişte olduğu gibi birlikte yaşamak, üretmek, barış içinde var olmak için buradayız. Bu tür söylemlerle bizlere sürekli “yabancı”, “öteki” muamelesi yapılmasını kabul etmiyoruz. Toplumun her kesimini temsil etmesi gereken bir makamdan, “Ermeni” kimliğini hakaret unsuru olarak kullanmak; ayrımcılığı, nefret söylemini ve düşmanlığı körüklemekten başka bir amaca hizmet etmez. Sayın Özcan’ı bu nefret söylemi nedeniyle kınıyor, paylaşımlarını tekrar gözden geçirmesini temenni ediyoruz. Vatan toprakları kültür mozaiği değil ebrusudur! çünkü mozaik ayrı ayrı parçalardan oluşur oysa biz birbirine geçmiş harmanlanmış bir kültürün evlatlarıyız…
Irkçılık ve Nefret Söylemi Eleştirisi
Açıklamada, "Ermeni" kelimesinin bir hakaret unsuru olarak kullanılmasının kabul edilemez olduğu vurgulanarak, bu tür söylemlerin ırkçılık ve nefret suçu olduğu belirtildi. Bu tür ifadelerin toplumda ayrımcılığı körüklediği ve düşmanlığı artırdığı ifade edildi.
Türkiye, zengin kültürel mirası ve farklı etnik kökenlere sahip vatandaşlarıyla bir bütündür. Bu çeşitlilik, ülkenin en büyük zenginliklerinden biridir. Farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşaması, toplumsal huzur ve refahın temelini oluşturur. Irkçı söylemler ve nefret suçları, bu birlik ve beraberliği tehdit eder. Bu tür söylemlere karşı toplumun her kesiminin duyarlı olması ve tepki göstermesi önemlidir.
Türkiye'de ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele, yasal düzenlemelerle güvence altına alınmıştır. Ancak, yasal düzenlemelerin yanı sıra, toplumsal bilinç ve farkındalık da büyük önem taşır. Eğitim, medya ve sivil toplum kuruluşları, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadelede önemli rol oynayabilirler.
Sonuç olarak, Tanju Özcan'ın ırkçı ifadeleri, Ermeni toplumunda büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu tür söylemlerin toplumda yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesi ve ırkçılıkla mücadele için daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Türkiye'nin, farklı kültürlerin bir arada huzur içinde yaşadığı bir ülke olma idealine ulaşması için, hoşgörü, saygı ve anlayışın hakim olduğu bir ortamın yaratılması şarttır.