Gazeteci Can Ataklı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik soruşturmalar ve ardı ardına gelen tutuklamalar karşısında sert bir çıkış yaptı. TELE 1'de yaptığı açıklamalarla gündeme oturan Ataklı, mahkeme süreçlerinin sıkı yönetim mahkemelerine benzediğini belirterek, operasyonların kapsamına ve özellikle tutuklamalara tepki gösterdi.

İmamoğlu'na Operasyon mu Yapılıyor?

Ataklı, Ekrem İmamoğlu'nun yakın çevresindeki isimlerin gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla ilgili çarpıcı yorumlarda bulundu. "Dünyanın hiçbir yerinde, suçüstü hali dışında bir büyükşehir belediye başkanı tutuklanamaz," diyen Ataklı, makam şoförünün tutuklanmasının ardındaki olası nedenlere dikkat çekti. Şoförün, İmamoğlu hakkında bilgi vermeye zorlandığını iddia eden Ataklı, mahkeme süreçlerinin siyasi bir baskı aracı olarak kullanıldığına işaret etti.

Ataklı şöyle devam etti:

“Makam şoförü niye tutuklanır kardeşim bir tek şey için tutuklanır. 'Anlat nereye gittin, kime gittin, bu adam kadına gitti mi? Onları bize söyle. Yoksa bak bunlar 20 yıl veririz sen en az 10 yıl yatarsın' gibi ifadelerle yargılanır. İnsanın aklına gelen şey bu."

Ataklı'nın bu sözleri, soruşturmanın siyasi bir motivasyonla yürütüldüğü iddialarını güçlendirdi. Ayrıca, tutuklamaların amacının İmamoğlu'nu yıpratmak ve kamuoyunda olumsuz bir algı yaratmak olduğu da ileri sürüldü.

Mahkeme Süreçlerindeki Usulsüzlük İddiaları

Ekrem İmamoğlu'nun da dikkat çektiği gibi, operasyonlar kapsamında İmamoğlu ve yakın çevresindeki kişilerin hedef alındığı belirtiliyor. Ataklı, İmamoğlu'nun yerine belediye meclisi tarafından seçilen başkan vekilinin mahkemeye gittiğinde polis tarafından itilip kakılmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Bu durumun, polisten mahkemesine kadar farklı bir işleyişin söz konusu olduğunu gösterdiğini savundu.

• Polisin tavrı
• Mahkeme süreçlerindeki hız
• Tutuklama kararlarının gerekçeleri

Bu unsurlar, mahkeme süreçlerinin adil ve tarafsız yürütülmediği şüphesini uyandırıyor. Hukuk uzmanları, delillerin yetersizliğine rağmen tutuklama kararlarının verilmesinin, hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olduğunu belirtiyor.

Türkiye'de genel kültür açısından bakıldığında, belediye başkanlarının ve yakın çevresinin soruşturulması ve tutuklanması nadir görülen bir durum değildir. Ancak, bu tür soruşturmaların siyasi bir araç olarak kullanılması ve hukuki süreçlerin manipüle edilmesi, demokrasinin temel ilkelerine zarar vermektedir. Bu tür durumlar, toplumda güvensizlik ve adaletsizlik duygusunu artırarak, sosyal ve siyasi istikrarı tehdit edebilir.

Can Ataklı'nın açıklamaları, İBB soruşturması ve tutuklamaların kamuoyunda yarattığı rahatsızlığı ve endişeyi bir kez daha gözler önüne serdi. Ataklı'nın sert eleştirileri, mahkeme süreçlerinin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi gerektiği yönündeki beklentileri artırdı. Soruşturmanın siyasi bir baskı aracı olarak kullanılmaması ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun hareket edilmesi, Türkiye'nin demokratik geleceği açısından hayati önem taşıyor.