Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) cephesinde sular durulmuyor. Son olarak eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla başlayan süreç, CHP içerisinde büyük bir krize yol açtı. Partinin, İmamoğlu'nu aklama çabaları ve bu uğurda sergilediği tavırlar ise tepki çekmeye devam ediyor. Özellikle "boykot" çağrıları adı altında başlatılan kampanyalar, farklı görüşlere sahip olanlara yönelik bir linç kampanyasına dönüşmüş durumda.
CHP'den Fişleme Skandalı: Hedefte Gökhan Ünver!
CHP lideri Özgür Özel'in başlattığı "boykot" kampanyası, İmamoğlu'nun yolsuzluk iddialarını desteklemeyenleri hedef alarak büyük bir skandala dönüştü. Sosyal medyada örgütlenen partililer, İmamoğlu'nu aklamayan ve eleştiren isimleri fişleyerek hedef göstermeye başladı. Bu isimlerden biri de gazeteci Gökhan Ünver oldu.
Ünver'e yönelik linç kampanyasının fitili, sosyal medyada yapılan bir paylaşım ile ateşlendi. Paylaşımda, Ünver'in İmamoğlu hakkındaki eleştirel yorumları gerekçe gösterilerek, "Neden İmamoğlu'nu aklamadın?" şeklinde suçlamalarda bulunuldu. Bu paylaşımın ardından Ünver, CHP'li trollerin ve destekçilerinin hedefi haline geldi.
28 Şubatvari Fişleme Yöntemleri
Gökhan Ünver'e yönelik linç kampanyası, akıllara 28 Şubat dönemindeki fişleme yöntemlerini getirdi. O dönemde de farklı düşüncelere sahip olanlar fişlenerek toplumdan dışlanmaya çalışılıyordu. CHP'nin bu tavrı, parti içerisinde faşizan eğilimlerin olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
* Sosyal medyada hedef gösterme
* İtibar suikastı
* Tehdit ve hakaret
* Ekonomik baskı uygulama
"Boykot" Maskesi Altında Faşizanlık
CHP'nin "boykot" çağrıları, aslında farklı düşüncelere tahammülsüzlüğün ve faşizan bir zihniyetin dışavurumu olarak değerlendiriliyor. Parti, İmamoğlu'nu aklama uğruna kendi ilkelerini ve değerlerini ayaklar altına alarak, toplumu kutuplaştırmaya ve ayrıştırmaya çalışıyor. Bu durum, CHP'nin geleceği açısından büyük bir endişe kaynağı olarak görülüyor.
Bu skandal, CHP'nin içindeki derin çatlakları ve ideolojik sapmaları bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Partinin, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine bağlı kalmak yerine, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi, seçmen nezdinde büyük bir güven kaybına yol açabilir.