Üyesi Türk bilim insanı Dr.Öğr.Üyesi Yavuz Nuri Ertaş, geliştirdiği bio-mürekkep ile kan damarı ağı oluşana kadar yapay organlardaki hücrelere ihtiyaç duydukları oksijeni sağlayabildi.
Doktora ABD Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles'ta tamamlayan ve aynı üniversitede bulunan doktora sonrası araştırma dr.yavuz Nuri Ertaş, TÜBİTAK 2232 Uluslararası Önde Gelen Araştırmacılar Programı Erciyes Teknoloji Transfer Ofisi de Türkiye'de işe dönüşü koordine ediyor Erciyes'de başladı Üniversite. Sağlıklı hücreleri tedavi amaçlı doğrudan doku hasarı olan hastalara aktarmayı hedefleyen Ertaş, geliştirdiği bioinkler ile yapay organlardaki hücreler bir kan damarı ağı oluşturana kadar ihtiyaç duyduğu oksijen kaynağını sağlayabildi. Araştırmasının, 2020 yılı Ağustos ayında bilimsel alanda oldukça prestijli olan Advanced Healthcare Materials akademik dergisinde kapak fotoğrafı olarak yayınlanmaya değer görüldüğünü kaydeden Ertaş, çalışmalarını Erciyes Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma Merkezi'nde sürdürüyor. Ertaş, “Sağlıklı hücrelerin tedavi amaçlı doğrudan doku hasarı olan hastalara aktarılması, uzun süredir tıp ve mühendislik bilim adamlarının hedefi olmuştur. Bu konsept yüksek bir terapötik potansiyele sahip olsa da karşılaşılan teknik zorluklar, geliştirilen teknolojilerin klinik pratikte pratik uygulamalara dönüşmesini engellemiştir. Bu zorluklardan biri de implante edilen hücrelerin oksijen ihtiyacının karşılanmasıdır. Hücreler, yaşamsal faaliyetlerini sürdürmek için oksijene ihtiyaç duyar ve biyolojik ortamlarda bu oksijen kaynağı kan damarları aracılığıyla sağlanır. Ancak implante edilen hücrelerin kendi damar ağları olmadığı için bu kan damarı ağı oluşana kadar hücrelerin canlı tutulması gerekmektedir. Ancak kan damarı ağının oluşumu da günler sürer ve bu aşamada hücreler yeterli oksijene ulaşamadıkları için ölürler. Ertaş, “3 kıtadan araştırmacılarla bir araya geldik ve bu sorunu çözmek için sentetik bir teknik geliştirdik. Kan damarı ağı oluşana kadar hücrelerin ihtiyaç duyduğu oksijeni sağlamayı başardık. Oksijen kaynağını sağlamak için kalsiyum peroksit denen bir malzeme kullandık. Buradaki kritik noktalardan biri, kalsiyum peroksitin ortamdaki su ile reaksiyona girerek hidrojen peroksit üretmesi ve bir sonraki aşamada hidrojen peroksitin oksijene dönüşerek bize ihtiyacımız olan oksijeni vermesidir. Bu kalsiyum peroksit malzemeyi jelatin yapısına gömdük ve bu hücrelerle 3D bioprinter ile bastı. Bu yüzden bir çeşit bio mürekkep geliştirdik. İçinde canlı hücreler bulunan bir jelatin yapısını düşünelim. Burada, bu jelatin yapısında, kalp hücreleri ürettik ve başka bir deneyde, 3B biyo yazıcılarla bağ hücreleri ürettik. Ardından bu yapıları çok düşük oksijenli ortamlarda tuttuk ve canlılıklarını takip ettik. Hücreleri 7 güne kadar canlı tutmayı başardık. Bu sonuçlar, oksijenli bioinklerin damar oluşumundan önce implante edilen dokulara oksijen sağlamak için günümüz doku mühendisliğinde ve doku rejenerasyonunda etkili bir çözüm olduğunu göstermektedir. Bu çalışmada geliştirdiğimiz oksijen üreten 3 boyutlu biyo-bastırılmış yapılar, rejeneratif tedaviler ve kliniklerde uygulama alanları bulma potansiyeline sahip olup, yapay organların gerçeğe bir adım daha yaklaşmasının yolunu açmaktadır. TÜBİTAK 2232 Programı kapsamında kurduğumuz laboratuvarda doktora sonrası araştırmacıları istihdam edeceğiz. Bu konuyla ilgilenen adayların bizimle www.ertaslab.com adresinden iletişime geçmelerini tavsiye ediyoruz ”dedi.