Yandaş medyanın İBB'ye yönelik başlattığı "jammer" operasyonu, beklenen etkiyi yaratmak yerine tam tersi bir sonuç doğurdu. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'in açıklamaları ve ortaya çıkan belgeler, birçok kamu kuruluşunun ihale yoluyla sinyal kesici (jammer) cihazı aldığını gösterdi. Peki, bu durum İBB'ye yönelik suçlamaların ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulatıyor?
Jammer Nedir ve Ne İşe Yarar?
Jammer, Türkçe karşılığıyla sinyal kesici, belirli bir frekanstaki sinyalleri bloke ederek iletişimi engellemeye yarayan elektronik bir cihazdır. Bu cihazlar, genellikle güvenliği tehdit eden durumlarda, örneğin bomba imha ekipleri tarafından patlayıcıların uzaktan kumandayla tetiklenmesini önlemek amacıyla kullanılır. Ayrıca, gizli toplantılarda veya hassas bilgilerin paylaşıldığı ortamlarda dinlemeyi engellemek için de tercih edilebilirler. Ancak, jammer kullanımının yasal düzenlemelere tabi olduğunu ve izinsiz kullanımının suç teşkil ettiğini unutmamak gerekir.
Kamu Kuruluşları Neden Jammer Alıyor?
Kamu kuruluşlarının jammer almasının çeşitli nedenleri olabilir. Bunlar arasında:
- Güvenlik: Özellikle hassas bilgilerin işlendiği veya önemli kişilerin bulunduğu binalarda, dışarıdan gelebilecek sinyallerle iletişimin kesilmesi amacıyla kullanılabilir.
- Gizlilik: Gizli toplantıların veya görüşmelerin dinlenmesini engellemek için tercih edilebilir.
- Terörle Mücadele: Bomba imha ekipleri gibi birimler, patlayıcıların uzaktan kumandayla tetiklenmesini önlemek için jammer kullanabilir.
Bu nedenlerle, kamu kuruluşlarının jammer alması olağan bir durum olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu cihazların kullanımının yasal çerçevede olması ve kötüye kullanılmaması büyük önem taşır.
İBB Jammer Olayında Neler Yaşandı?
Olay, iktidara yakın medya organlarının, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na ait olduğu iddia edilen ve içinde para olduğu öne sürülen bavulların görüntülerine ilişkin haberleriyle başladı. Bu haberlerde, bavulların içinde jammer cihazlarının bulunduğu iddia edilmişti. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ise yaptığı açıklamada, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve jammer cihazlarının İBB'nin güvenliği için kullanıldığını belirtmişti. Ayrıca, birçok kamu kuruluşunun da benzer cihazları kullandığını gösteren belgeler kamuoyuyla paylaşılmıştı.
Bu gelişmeler, yandaş medyanın İBB'ye yönelik başlattığı operasyonun amacına ulaşmadığını ve hatta ters teptiğini gösteriyor. Zira, ortaya çıkan bilgiler, İBB'nin jammer kullanımının yasal ve meşru olduğunu ortaya koyarken, diğer kamu kuruluşlarının da benzer uygulamaları olduğunu gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, İBB jammer olayı, yandaş medyanın siyasi manipülasyon çabalarının bir örneği olarak tarihe geçti. Gerçeklerin çarpıtılması ve algı operasyonlarıyla kamuoyunu yanıltmaya yönelik bu tür girişimlerin, demokrasiye ve ifade özgürlüğüne zarar verdiği unutulmamalıdır. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve şeffaflık ilkesinin korunması, bu tür manipülasyonların önüne geçmenin en önemli yoludur.